Perşembe, Şubat 02, 2006

Halkla İlişkiler geleceği ifade ediyor

MediaCat PRPlus Dergisi için yapılan röportajdan alınmıştır Kısaca TÜHİD?in kuruluşundan ve faaliyet alanlarından bahseder misiniz? TÜHİD 1972 yılında kuruldu. Geçen yıl Türkiye adını alarak, Türkiye genelindeki meslek mensuplarını birleştirme yoluna gitti. Türkiye Halkla İlişkiler Derneği?nin öncelikli hedefleri, Türkiye'deki halkla ilişkiler uzmanlarını bir çatı altında toplayarak, meslek içi dayanışma sağlamak, mesleğin tanınması, yerleşmesi ve gelişmesi yolunda çalışmalar yapmak.Bugün derneğimizin bu hedefi benimsemiş, halkla ilişkiler mesleğini kendilerine profesyonel kimlik olarak kabul etmiş 254 üyesi bulunuyor. Öncelikli olarak Derneğimizin asli işi meslektaşlarımızı dernek çatısı altında toplayarak mesleğimizin temsilini sağlamaktır. Bu doğrultuda TÜHİD, bir yandan kamuoyu nezdinde mesleği temsil ederken, diğer yandan meslek ve dernek için önem taşıyan yapılanmaların şekillenmesini sağlıyor, aynı zamanda da üyelerine ve topluma dönük olarak çalışmalar gerçekleştiriyor. Halkla ilişkiler sektörünün her yıl düzenlenen tek ödülü olan Altın Pusula Halkla İlişkiler Yarışması, İletişim Eğitimleri, Forum, internet yayını gibi çalışmaları periyodik olarak yapılırken, genç iletişimciler için Aday Üyelik ve iş dünyası için İletişim Sohbetleri çok yakında hayata geçecek faaliyetler arasında yer alıyor. Önemli çalışmalarımızdan biri de Sektör Araştırması olacak. Bu çalışmayı, yine bir sektör örgütümüz olan İDA ile birlikte gerçekleştiriyoruz. Önemli çalışmalardan birisi, Türkiye unvanını almak ve kurumsallaşma çalışmasını başlatmak oldu. HİD, TÜHİD?e dönüştü ve yeni bir yapılanmaya girdi. Böylelikle, halkla ilişkiler mesleğini Türkiye genelinde temsil etmeye başladık ve bölgelerde temsilcilikler kurabilmek için girişimlerde bulunuyoruz. Kamu yararına dernek olma girişimimiz gerçekleşme yolunda ilerliyor. Yine mesleğimiz için önemli çalışmalarımızdan birisi de kuruculuğunu yaptığımız ?iletişim meslek komitesi?. Böylece TOBB bünyesinde temsil edilebilme ve üyelik belgesi verebilme imkanına kavuşacağız ki, bu da meslek standardını oluşturmaya ve meslek belgesinin onaylanmasına olanak verecek. Sizce halkla ilişkiler tam olarak neyi ifade ediyor? Halkla ilişkiler, geleceği görebilen ve geleceğe bakabilen vizyondaki yöneticilerin, kendileri ve kuruluşlarını ulusal ve uluslar arası kamuoyu ile iletişim standartları çerçevesinde buluşmasını sağlayan bir yönetim bilimidir. Bu nedenledir ki, dünya vizyonunda yönetimin en önemli faaliyetlerinin biri haline gelmiştir. Türkiye?deki halkla ilişkiler çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce halkla ilişkiler tam anlamıyla Türkiye?de uygulanıyor mu? Türkiye?de çok başarılı iletişim çalışmaları var ve bu örnekler her geçen gün artış gösteriyor. Ancak, gelişen bir ülkeyiz, uluslar arası rekabet çok hızlı ve AB üyeliği kapımızda, bu nedenle de her geçen gün halkla ilişkiler faaliyetlerine duyulan ihtiyaç artacak ve sektörümüz büyüme trendine girecektir. Türkiye?de üretilen ve uygulanan çok başarılı projeler, uluslar arası halkla ilişkiler yarışmalarında ödül alıyor. Bazı çalışmalar uluslar arası standartlarda gerçekleştiriliyor. Halkla ilişkiler endüstrisinde etik nasıl algılanıyor? Türkiye?deki çalışmalarda etik için neler söyleyebilirsiniz? Etik, öncelikli olarak bizim bireysel olarak sahip olmamız gereken bir kavram. Bunun kuruluşlara ve iş hayatına yansıması ancak bireylerin vereceği önem ve özen ile sağlanabilir. Bu da bütün meslekler ve çalışanlar için önem taşıyan bir konudur. Bizim mesleğimizin de ulusal ve uluslar arası meslek ilkeleri var. Biz bu dönem, üyesi bulunduğumuz uluslar arası kuruluşları da baz alarak TÜHİD Meslek Ahlakı İlkelerini yeniden belirledik. Mesleğimiz ile ilgili bütün ulusal etik ilkelerini inceledik ve bizim ülkemize uygun meslek ilkelerimizi belirledik ve bunu üyelerimizle paylaştık. Şu anda TÜHİD Etik Kurulu?nu oluşturuyoruz ve sektördeki etik dışı konuları Etik Kurulumuz değerlendirecek. Halkla ilişkiler endüstrisi olarak bakıldığında Türkiye?yi, dünyada nerede konumlandırabiliyorsunuz? Tabii öncelikle belirtmeliyiz ki, halkla ilişkiler Türkiye için yeni bir kavramdır, mesleğin Türkiye?deki geçmişi 50 yıla dayanıyor. Bu nedenle de büyümeye ve sürekli gelişime dönük bir sektör. Ancak, küçük bir sektör, üstelik dünya ile mukayese ettiğinizde çok küçük cirolara dayanan bir sektör. Buna rağmen, dünya ölçeklerinde hazırlanan ödüllü projeleri çıkarmış bir sektör. Halkla ilişkilerin entegre iletişim içerisindeki payı ve yeri nedir? Bunu net olarak rakamlarla ifade edebilmek çok zor. Ancak, entegre iletişim içinde en az paya sahip sektör olarak nitelendirebiliriz. Reklam bütçeleri ile mukayese edebilmek veya ulaşabilmek çok zor. Yöneticilerin bu konuda biraz daha bilinçli hareket ederek, iletişim programlarında halkla ilişkiler çalışmalarına da en az reklam çalışmaları kadar yer vermeleri sektörün gelişimi için çok önemli. Halkla ilişkilerde yaratıcılık konusundaki görüşleriniz nelerdir? Bu konuda Türkiye?de yeterince etkin çalışmalar yapılabiliyor mu? Yaratıcılık, halkla ilişkiler faaliyetlerinde çok önemli bir konu. Yapılmamışı oluşturmak, hedef kitleyi şaşırtmak ve fark yaratmak, iş sonuçlarına yönelik üretilen katma değeri doğrudan etkiliyor. Yaratıcılığın artırılması ve yaygınlaştırılması gerekir. Bu konuda, eğitim ve uzmanlık önem taşıdığı gibi, sektörü tanımak, dünyayı takip edebilmek, araştırmaya önem vermek ve iletişim disiplinlerine uygun ve sürdürülebilir projeler üretebilmek gerekiyor. İtibar yönetimi, sponsorluk, kurumsal sosyal sorumluluk gibi alt dallar halkla ilişkilere nasıl bir bakış açısı kazandırıyor? Halkla ilişkilerde bütün alt dallar önem taşıyor ve birbirini tamamlıyor. Bir kuruluşta, kurum içini önemsemeden itibar yönetimi yapmak ? itibarsızlığı? da doğurabilir. Veya yasal sorumluluklarını yerine getirmeyen, etik davranmayan kuruluşların, bir STK ile medyada yansıma almaya yönelik çalışma gerçekleştirmesi, ne kadar kurumsal sosyal sorumluluk sayılabilir ki? Bu nedenledir ki, kuruluşların uzmanlık alanlarına geçerken, temel iletişim çalışmalarını gerçekleştirmiş ve belli düzeye erişmiş olmaları süreklilik açısından önemlidir. Diğer yandan biz iletişimcilerin de bu konuda yöneticileri ve kuruluşları ikna etmemiz ve eğitmemiz önem taşıyor. Markaların ve genel olarak reklamverenlerin endüstriye bakış açıları nasıl? Kuruluşların halkla ilişkilere yaklaşımı her geçen gün pozitif yönde gelişiyor. Yaratılan kaynak ve ayrılan zaman artıyor. Altın Pusula yarışmamıza gelen projelerde de bunu net olarak görebiliyoruz, kamu işyerleri de dahil iletişim projeleri her yıl ciddi olarak artık gösteriyor.

Hiç yorum yok: